Kayıtlar

Mart, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tiyatro Oyunu: BENT

Resim
İstanbul’un en yeni tiyatrosu Tiyatro D22 ’deyim. Galata, Şair Ziya Paşa Yokuşu’nda yer alan  Hamursuz Fırın ’da. Bir süredir kültür-sanat etkinliklerinin gerçekleştiği bu mekânda artık gencecik, gözleri ışıl ışıl parlayan üç konservatuvar mezunu Berkay Ateş , Can Kulan  ve  Emir Çubukçu  kurdukları tiyatro topluluğunun oyunlarını sergileyecek. Yönetmenliğini Meltem Cumbul ’un yaptığı ilk oyunları Bent , Mart ayının başında prömiyer yaptı ve Haziran ayına kadar Hamursuz Fırın’da sahnelenmeye devam edecek. Aslen bir tiyatro metni olan Bent, günümüzde daha çok 1997 yılında Sean Mathias tarafından çekilen aynı isimli film ile biliniyor. Clive Owen ’ın baş rolünü oynadığı, önemli yan rollerden birisini de Mick Jagger ’in üstlendiği o etkileyici filmin senaryosu Martin Sherman tarafından 1976 tarihinde yazılan bir tiyatro oyunu. İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde sahnelenmiş. Hatta filmde Clive Owen’in, bu oyunda da Berkay Ateş’in canlandırdığı baş rol Max’i İtalya’da Mehmet Gü

Öykü Yazarlarıyla Söyleşiler (3): Mesut Barış Övün

Resim
Üçüncü konuğuma Varlık dergisinde yayımlanan öyküleri aracılığıyla ulaştım. Hacettepe Üniversitesi İngiliz Dil Bilimi bölümünden mezun olduktan sonra, son on beş yıldır Sakarya Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği yapıyor. “Elmanın içi” isimli kişisel blogunda ise oğlu ile ilişkilerini, okuduğu kitapları, izlediği filmleri ve dinlediği müzikleri yazıyor. Klasik bir soruyla başlıyoruz. Yazmaya nasıl başladınız? Ne zamandan beri yazıyorsunuz? Öncelikle söyleşi öneriniz için çok teşekkür ederim. “Sadece dergilerde yazıları çıkmış kişilerle görüşme yapmak” güzel bir fikir ve bizler için de teşvik edici. Benim henüz iki öyküm yayımlandı; o yüzden burada olmak heyecan verici. Sorunuza gelirsek, öğrenciyken günlük tutardım. Yazı yoluyla bir şeyler anlatmayı seviyordum. Sonra çok az yazı yazdığım çok uzun bir dönemim oldu. Kafamda öyküler, başlangıç cümleleri hep vardı ama pek oturup yazamıyordum. Bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum. Oğlum doğduğunda bir blog açtım

Öykü Yazarlarıyla Söyleşiler (2): Gülda Şahin

Resim
Edebiyat dergilerinde öyküleriyle karşılaştığımız fakat henüz bir öykü kitabı yayımlanmamış olan öykücülerle sohbet etmeye devam ediyoruz. Röportaj serimizin ikinci konuğu Gülda Şahin. Nitelikli edebiyat bloglarından Ayşe’nin Kitap Kulübü’nün üyelerinden. Notos Öykü’nün 38 numaralı Şubat-Mart sayısında “Sinan ve Öteki Şeyler” isimli öyküsünün yayımlanmasının ardından kendisiyle buluştuk. Ne zamandan beri yazıyorsunuz? Fatih Özgüven ’in beni çok etkileyen bir öykü kitabı var: “ Hep Yazmak İsteyenlerin Hikâyeleri ”. Oradaki bazı karakterlerde kendimi görüyordum. Hep yazmak istiyordum. İş, ev, o, şu derken yaşam elimden kayıp gidiyordu. Sonum aynı kitaptaki “Son Hikâye”deki gibi olmak üzereydi. (O öykünün kahramanı olan yazar ölür ve artık yazmak için önünde hiçbir bahane kalmaz. Yazabilmesi için her türlü koşul hazırdır ama yine de yazmaz.) Ayşe, bir kitap kulübü kurmayı önerdiğinde, bunun uzun soluklu olmayacağını düşünmüştüm ama yaklaşık dört yıldır birbirimize daha da